Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre; dünyada her yıl 2,3 milyon çalışan iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle hayatını kaybediyor, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarına yeterince önem verilmemesinin maliyeti, yıllık gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 4’ü olarak tahmin ediliyor. Bu “kabul edilemez” rakamların önüne geçmenin tek çaresi ise “İş Sağlığı ve Güvenliği”ni yasalar nedeniyle uygulanması gereken “zorunlu” önlemler değil, bir “kültür” olarak benimseyebilmekten geçiyor.
Girişimci Harold S. Geneen, “İş hayatındaki sürprizlerin yüzde 99’u olumsuzdur” diyor. İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi, “bana bir şey olmaz” inancı ve “kaderciliğin” yarattığı “sürprizlerin” önüne geçebilmek için her iş yerinde uygulanması, zaman içinde iyileştirilmesi gereken çok önemli bir kültür değişimini getiriyor. İş yerleri dışında, evlere, okullara, sokağa yani hayatın her alanına nüfuz etmiş bir “güvenlik kültürü” sürdürülebilir geleceğin en büyük teminatlarından biri olacaktır.
İş güvenliği bilincini yükseltmek, riskleri kontrol etmek, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak, iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemek için yerine getirilmesi gereken şartları tanımlamak, yasal zorunluluk olduğu kadar, şirketlerin en önemli değeri olan insana verdikleri değerin de göstergesi olmalıdır.
Çalışanların yaşam hakkını gözetecek, iş kazaları ve meslek hastalıklarını önleyecek bir kültürün oluşturulması tüm iş dünyasının en önemli sorumluluğu olmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının temel amacının, iş kazaları ve meslek hastalıkları meydana gelmeden önlenmelerini sağlayarak “yaşama hakkını korumak” olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bunu sağlamak için iş sağlığı ve güvenliğinin üç unsuru olan “insan”, “yönetim sistemleri” ile “teknoloji”ye, önleyici iş sağlığı ve güvenliği konusunda, “doğru kişiyi işe alma” ile “satın alma ve mühendisliğin” İSG ile entegrasyonunun önemine dikkat çekmek gerekiyor. Şirketlerin insan kaynakları birimlerinin, iş sağlığı ve güvenliğinin kurumlarda “kültür” olarak benimsenmesi konusunda üst yönetim ile birlikte “öncü ve itici güç” olması gerektiği bilinmelidir.
“İnsan” her şirketin en önemli değeri olmalıdır.
Asla unutulmamalıdır ki; Gerçek ve başarılı bir İş Sağlığı ve Güvenliği kültürü uygulaması, sıfır iş kazası ve meslek hastalığı hedefine ulaşmak için olmazsa olmaz koşuldur.